Kocamı Zevkle Aldatma Hikayem

Selam aldatma sex hikayeleri okurları. Akşam işten çıktık, otobüs durağında bir süre bekledikten sonra tıka basa geldi. İş çıkış saati, kalabalık, millet bir an önce evine gitmek için birbirini yiyor. Otobüse itiş kakış, zor bindik. Selçuk beni koruma amacıyla arkamda, şoför en son onu da aldıktan sonra zorlukla kapandı.
Adam resmen kalçama yapışmıştı. Az bir zaman geçti ki, kalçalarımın arasında yavaş yavaş bir sertlik hissetmeye başladım. Bir an tedirgin oldum, ancak ne diyebilirim ki, araba tıkış tıkış. Önce aldırış etmedim, ancak ince kumaşlı eteğimden o kadar çok hissediliyordu ki.
Kalçamı öne çekeyim dedim, ama olmuyordu, önümde yer yoktu. Önümdeki kadının arkasında huzursuzlukla kıpırdanınca kadın başını çevirip ters ters baktı arkasına… Daha fazla kıpırdayamadım. Bir müddet sonra kendime bile inanamadığım bir şey oldu.
Arkamda kalçalarımda hissettiğim sertlik beni müthiş tahrik etmeye başladı. Gözlerimi yumup o anın zevkini çıkarmaya başladım. Çünkü kocamla sevişmeyeli aylar olmuştu belki de… Hele son zamanlarda hiç dokunmuyordu bana… Gerçi ben de işte çalışma, eve gelip ev işi falan derken benden oniki yaş büyük kocamın kayıtsızlığını umarsamamaya başlamıştım artık…
38 yaşında, tam kadınlığımın tadını çıkaracak yaştaydım ama kocamın kendine hayrı yoktu. Onun tüm kazandığını at yarışına, içkiye yatırması yüzünden kızımı İstanbul’da, üniversitede okutabilmek için çalışmak zorundaydım. Bu yüzden beş yıldır özel bir şirkette çalışıyorum.
Selçuk da çalıştığım şirkete yeni gelen genç bir teknisyen… Geldiğinde yana yakıla ev aramış, bulamayınca bizim evin üstündeki çekme katı teklif ettim, hemen kabul etti. Hem bize bir gelir olacaktı, hem de Selçuk ev aramaktan kurtulacaktı. Hemen taşındı, işe beraber gidip gelmeye başladık.
Selçuk 32 yaşında, uzun boylu, yakışıklı bir delikanlı… Bana Gül abla diye hitap eder, şakacı, konuşkan, sempatik biri… Bana hayranlıkla baktığını görüp koltuklarım kabarırdı ama bir yanlışlığı olmamıştı. Şimdiyse, kalabalık otobüsün içinde, arkamda kalçalarıma, iki yuvarlağımın tam ortasına sertliğini dayamış vaziyette gidiyorduk.
Ben kendimi iyice salmıştım. Benim tepki vermediğimi gören Selçuk da arkamda kıpırdamadan duruyor, geri çekilmek aklına bile gelmiyordu… Otobüs sallandıkça sürtünüp duruyordu arkama… Sıcak nefesini boynumda duyuyordum. Adamakıllı tahrik olmuştum ve külodum bile ıslanmaya başlamıştı. Unuttuğum kadınlığım aklıma gelmişti.
Otobüsten inip eve girdik. Bizim kapının önünde sanki hiçbir şey olmamış gibi, iyi akşamlar dileyip ayrıldık. O akşamdan sonraki akşamlarda bu otobüs macerası hep devam etti. Resmen ikimiz de birbirimizi tahrik eder olmuştuk, sanki aramızda sözsüz bir anlaşma var gibiydi.
Kendime, makyajıma, giyimime dikkat etmeye, üstüme başıma çeki düzen vermeye başlamıştım. Sabah akşam otobüste yanımda, arkamda, hep temas halindeydik. Sıktığım parfümü içine çektiğini duyuyordum derin nefesler halinde, deli oluyordum. Ben de onun traş losyonunu kokluyordum.
Her defasında ıslanarak, azmış, kudurmuş bir halde evime, yalnızlığıma dönüyordum. Kocam yanımda horlarken ben o yatakta Selçuk ile seviştiğimi hayal ede ede kendimi parmaklıyordum.
Yine bir akşam tam otobüsten inerken, kocama karşılaştık, eve beraber yürümeye başladık. İkisi laflıyorlar, konuşuyorlardı. O arada Selçuk yeni aklına gelmiş gibi bana,
“Gül abla, eve internet bağlattım, eğer Oya ile görüntülü konuşmak istersen, akşam yemeğinden sonra gelebilirsin!” dedi. Kocam da bana,
“Gül hanım, bak ne güzel bir şey ya, istiyorsan git, zaten ben kaveye çıkıyorum!” dedi.
Mendebur herif zaten her akşam kahveye çıkıyorum der, gecenin bir yarısı kör kütük gelir. Sanki kız sadece benim kızım… Umurunda bile değil pezevengin… Neyse, ben Selçuğa,
“Bakalım, ev işleri azsa gelirim!” diyerek geçiştirdim. Kızımı görebilmek sevindirmişti beni… Ama hep aklımda otobüsteki halimiz vardı ve işin sonunun nereye varacağını biliyordum.
Yemekten sonra hava kararmıştı, ama halen gidip gitmemeye karar veremiyordum. Her gün sabah akşam yaşadığımız, kalabalıkların arasında Selçuk ile oynadığımız, sözsüz birbirimizi tahrik etme oyunu gibi olmayacaktı. Bir erkekle, yabancı bir erkekle onun evinde yalnız kalacaktım. Gitmesem diye düşündüm.
Sonra aklıma onun her kalabalık otobüste arkama dayadığı, beni azdıran, delirten, geceleri yatağımda kendimi okşamama sebep olan o sertliği geldi. Sonunda ne olursa olsun diyerek gitmeye karar verdim.
Güzel bir duş aldım, dantel bir iç çamaşırı takımı giydim ve Selçuğun evine çıktım. Kapıyı çaldım, ama heyecandan yaprak gibi titriyordum. Sanki kapının arkasında bekliyormuş gibi kapı hemen açıldı. Selçuk geldiğime çok sevinmiş olmalı ki, yüzünde güller açarak,
“Buyur gel Gül abla!” dedi.
Ben hala tedirgin, liseli bir genç kız gibi çekingendim. Başım önümde, yere bakıyordum. Hiç böyle bir şey yaşamamıştım şimdiye kadar… Elimden tuttu, beni içeri çekti. Girer girmez Selçuk belimden yakaladığı gibi kendine çekti ve dudaklarıma yapıştı. Kendimi çekmek istedim,
“Yapma Selçuk… Lütfen…” diyordum. Ama daha çok kendine çekip, boynuma, gerdanıma öpücükler kondurmaya başladı. O arada ellerini de kalçalarıma indirip, biraz daha kendine çekti, sertleşmiş yarağını hemen göbeğimin altında hissetmeye başladım.
O bildik sertliği hissettiğimde daha fazla dayanamadım artık… İtiraz etmeyi bıraktım. Benim ellerim de Selçuğun belinden yakalamış, birbirimize kenetlenmiş hale gelmiştik.
Artık bir anda dudaklarımız dillerimiz birbirine girmiş, Selçuğun alt dudağını ısırmaya başlamıştım. Bu vaziyette hemen odaya sürüklendik ve birbirimizi öpe okşaya yatağa yuvarlandık.
Selçuk bir anda üzerimdeki tişörtü çıkardı ve dudaklarını göğüs çatalıma yapıştırdı. Bir eli sütyenimin üzerinden göğüslerimi okşarken, diğer eli eteğimin altından apış arama girmiş, külodumun üzerinden amımı okşamaya başlamıştı.
Ben de iki elimle Selçuğun penye şortunu sıyırdım. İçinde külot yoktu. Elime direkt sertleşmiş yarağı gelmişti. Selçuk birden kalktı, eteğimi külotumla beraber sıyırıp çıkarttı ve ağzını amıma gömdü. Amımın dudaklarını emiyor, dilini içime sokup çıkarıyordu.
Ben ters dönüp Selçuğun yarağını yakalayarak, dondurma yalar gibi yalıyor, kafasına öpücükler kondururken sıvazlıyordum. O kadar güzel bir duyguydu ki, bir anda titreyerek ve inleyerek orgazm olmaya başlamıştım. Kalçamı yukarı kaldırıp, amımı Selçuğun ağzına doğru bastırıyordum ki, Selçuk ta inleyerek, elimle sıvazladığım yarağından lav gibi fışkıran menilerini suratıma ve göğüslerime doldurmuştu.
Selçuk dönerek yanıma uzandı ve çarşafla üzerimdeki döllerini sildi. Birer sigara yaktık. Terden su içinde kalmıştık. Ama başımı göğsüne çekerek, önce alnımdan sonra dudaklarımdan öperek,
“Sevgilim müthiş güzelsin, bir harikasın!” diyerek her yerimden öpmeye başladı. O arada sütyenimi de çözerek sıyırdı, dikleşmiş göğüs uçlarımı öpüp, elleri ile de göğüslerimi okşamaya başlamıştı. Ben,
“Çok uzun zaman oldu, sevişmeyi neredeyse unutmuştum!” dedim, Selçuk,
“Artık sen benim kadınımsın!” dedi.
“Sen de benim erkeğimsin!” derken, tekrar Selçuğun yarağını sıvazlamaya başlamıştım bile. Selçuk ta boş durmuyor, her yerimi okşayıp, göğüslerimden aşağılara doğru yalıyordu. Eli de amımı bulmuştu. Parmaklarını kullanarak deliğime girip çıkmaya başladığında, benim inlemelerim duvarlarda yankılanırken, “Hadi sok! Sookk!” diye inliyordum.
Bacaklarımı açtığımda, Selçuk ta yerini almış, yeniden sertleşmiş yarağının başı amımın dudaklarını aralayarak deliğimi bulmuştu. Ayak bileklerimden tutup bacaklarımı yukarı kaldırırken, yarağı da kayganlaşmış amımın derinliklerine birden bire giriverdi.
“Oohh…” diye bir inilti koptu benden…
Bu ne muhteşem bir şeydi! Amımın duvarları yarağını öyle bir sarmıştı ki, tüm damarlarını hissediyordum. Yine birden kalçamı yukarı doğru kaldırarak amımı kastığımı hatırlıyorum. Selçuğun yarağını sanki içimde hapsetmek ister gibi, aynı anda nasıl bir “Aaahhhhh!” çektim bilmiyorum,
Selçuk birden ağzımı kapattı ve girip çıkmaya başladı. Artık kendimden geçmiş gibiydim. Rahat bir 10-15 dakika girip çıktı amıma. Amıma her girişinde, zevkten resmen bağırıyordum. Selçuk birden bire hızlandı, nasıl basıyor amıma öyle!
Ben yine inleyerek kasılmaya ve orgazm olmaya başlamıştım. Selçuk ta fazla dayanamadı ve içime fışkırmaya başladı. Üüüüffff, müthiş bir şehvet içinde ikimiz de boşalmıştık.
Bir müddet yatıp dinlendikten sonra, ben giyindim. Bu zevki duymak için bir ömür geçirmiştim. Sarhoş gibiydim. Selçuk bilgisayarı açıp kızımla kısa bir süre görüşmemi sağladı. Öyle mutluydum ki… Kızım bile şaşırdı halime… Şakıyıp duruyordum kameranın karşısında…
Görüşme bittiğinde Selçuk’la son bir kez ateşli bir öpüşmeyle vedalaştık, ahtapot kollarından zorlukla kurtulup eve indim. Ama ikimiz de ertesi akşamı zor yaptık. Ertesi akşam yine kocam kahveye diye çıkar çıkmaz ben yukarıya fırladım.
Erkeğim yine kapının arkasında bekliyordu beni… Çok şeyöğrendim ondan. Sevişmelerimizde artık hiç sınır ve sikilmedik deliğim kalmadı. Hala da devam ediyor. Böylece yılların hasretini çıkarıyorum!